Sübvansiyonlar, iklim kriziyle mücadelede küresel ölçekte önemli bir etkiye sahip bir araçtır. Bu mekanizmalar, kayda değer büyüklükteki kaynakları iklim için harekete geçirme kapasitesine sahip olup, iklim finansmanı paradigması çerçevesinde çözüm tasarlamaya alternatif bir yol sunar. Yakın zaman Dünya Bankası'nın yayımladığı rapor, küresel çapta sübvansiyonların kapsamını, avantajlarını ve dezavantajlarını detaylı bir şekilde irdeliyor.
Rapor, güncel durumda fosil yakıt, tarım ve balıkçılık alanlarında sağlanan sübvansiyonların aslında verimsizliği teşvik ettiği, sürdürülemeyen faaliyetlerin önünü açtığı ve insan sağlığı ile çevre üzerinde olumsuz yan etkiler oluşturduğunun altını çiziyor. Faydadan çok zarar sağlayan bu sübvansiyonlar için ayrılan bütçenin, sağlık ve eğitim gibi kritik alanlara ayrılan fonlardan çok daha fazla olduğunu belirten rapor, bu sübvansiyonların yıllık 7 trilyon USD'den fazla bir miktara ulaştığının da bilgisini veriyor. Bu ise, ülkelerin toplam gayrisafi yurtiçi hasılalarının yaklaşık %8'ine denk geliyor. Öte yandan, doğrudan kamu harcamaları şeklinde yapılan sübvansiyonlar 1.25 tilyon USD'yi, örtülü sübvansiyonlar ise 6 trilyon USD'yi aşmış durumda. Raporda, sübvansiyonların istenmeyen olumsuz yan etkilerinin, sübvansiyonları yerinde tutmanın faydalarından daha ağır bastığı da vurgulanıyor.
Bu sübvansiyonların olumsuz yan etkileri arasında bölgeler arasında gelir ve kaynakların eşit olmayan dağılımının artması, toprak tahribi, hava ve su kirliliği, aşırı avlanma ve kaynak tüketimi, kısa vadede sektörler arasında kaynakların yanlış dağıtımı ve uzun vadede insan sağlığı, geçim kaynakları ve ekonomik büyüme ve rekabet üzerindeki etkileri yer almaktadır.
Rapor, bu sübvansiyonları yeniden amaçlandırmak için sübvansiyonların yeniden şekillendirilmesi, şeffaflık ile kamuoyunun kabulünün sağlanması, tamamlayıcı önlemlerin alınması, sübvansiyonların etki etmesi muhtemel belli kesimler üzerinde sosyal koruma ve telafi mekanizmalarının geliştirilmesi, sübvansiyonların aşamalandırılarak uygulanması, ve aynı zamanda da sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmasının sağlanması şeklinde altı ana ilkede öneriler sunuyor.
Örneğin, Kahire, Mısır'daki hükümet, fosil yakıt sübvansiyonlarını ortadan kaldırıp yeni düzenlemeler getirmişti. Bunlar sayesinde, araç trafiğinde bir azalma ve PM10 konsantrasyonunda %4'lük bir düşüş gerçekleşti. Kahire'nin yeni metro hattının hizmete girmesi de hava kirliliğininde %3 daha fazla bir azalna sağladı.
Meksika'da ise hükümet, 2005 ile 2013 yılları arasında uluslararası petrol fiyatlarının artışıyla mücadele edebilmek için, yakıt fiyatlarında aylık artışlar gerçekleştirerek, piyasayı liberalize ederek ve karbon vergisi uygulama gibi politikalar izlemişti.
Küresel Sübvansiyonların Reformları İklim Çözümleri için Yeni Yolları Oluşturuyor
20/07/2023